Çocuklarımızın temel eğitime başlayasıya kadarki süreç de geçirdikleri kritik dönemler vardır. Gelişim hızlarının çok yüksek olduğu bu dönemde çocuklar her zaman yetişkinlerin ilgi ve sevgisine, yönlendirmesine, hayatta kalabilme yetilerini sağlıklı kazanabilmeleri için bir anne ve babaya ihtiyaç duyarlar. Erken çocukluk eğitimin ilk verildiği yer aile demiştik. Bebeğin daha ilk dünyaya gözlerini açtığı andan itibaren kendini önemli bir varlık olarak hissetmesi, dünyadaki yerinin ne olduğunu kavraması annesinin sayesinde gerçekleşecektir. Temel güven duygusu dediğimiz bebeklik döneminin kritik dönemi olarak bilinen 0-2 yaş, bir insanın bütün hayatını (biz fark edemesek de) şekillendiriyor. Bireyin bunu kazanabilmesi için; yaşamında ona bakan kişinin bebekle ilişkisi önemlidir. Sevgi, sıcaklık, koruma, emniyetli bir şekilde tutma, olumlu fiziksel dokunma, fiziksel ihtiyaçların karşılanması (yeme, içme, uyku, altının zamanında değiştirilmesi…) Bebek, her seslenişine bir cevap alacağını anladığı zaman annesinin harekete geçirebileceğini öğrendiği an kendini güvende hisseder.
Yeni doğmuş bir bebek, karnı acıktığı zaman ağlar. Bebeğin beslenmesi hem bir gereksinimini giderme, hem de bu gereksinim giderilirken yaratılan psikolojik ortam açısından çok önemlidir. Annenin bebeğin talebini zamanında karşılaması cevap vermesi, yani bebeğin yüzüne bakması, gülmesi, bebekle seslerle ve basit sözcüklerle iletişime girmesi bebekle annesi arasında olumlu bir bağ oluşturur. Bebek içinde yaşadığı dünyayı onun ihtiyaçlarını karşılayan bir yer olarak düşünür. Aksi durumda ise başka arayışlar içine girer. Daha fazla ağlar. Kendini önemsiz, hisseder gerginleşir. İçinde bulunduğu dünya onun için rahat ve güvenli bir yer değildir. Yapılan araştırmalara göre, bu bebekler yetişkinlik döneminde düşmanca bir yaklaşım içindedir. Bu tür kişiler yaşamda bir türlü güven duyulabilecek kişilerle beraber olmazlar. Güvene dayalı son ilişkiyi kuramaz, kendilerini olduğu gibi kabul edemezler. Çocukluk yıllarında kazanılan davranışların büyük bir kısmının yetişkinlikte, bireyin kişilik yapısını, tavır, alışkanlık, inanç ve değer yargılarını biçimlendirdiği gözlenmiştir. Kısacası yetişkinlikte anlam veremediğimiz bazı çelişkilerimiz, kararsızlıklarımız, kaygılarımız, korkularımız, kıskançlıklarımızın temelinde çocukluk yıllarımızın bilinçaltına paketleyip gönderdikleri inşa ediliyor.
Son yıllarda çokca söylenen bazı cümleler var. “Çok geç olmadan, 7 yaş çok geç gibi. Bu sözler biz ebeveynlere bir uyarıdır aslında. 0-6 yaş bütün hayatın bir fihristsi gibidir. Ağaç yaş iken eğilir diyen atalarımız küçük yaştaki verilen eğitimlerin önemini bildikleri için çocuklar kültürümüzde her zaman önemli bir yer teşkil etmiştir. Kimi zaman, büyüklerinin kucağında, sırtında, dizinin dibinde, at sırtında, oyunlar yoluyla bu işte usta kişilerce gelecek yaşamlara hazırlanmışlardır.
Beş yaşına kadarki bir çocuğun kaba motor becerilerindeki yetersizlik ileriki yıllarında yapabileceği birçok fiziksel etkinliklerini kısıtlayacaktır. Çoğu zaman ise çocukluk yıllarında kazanacağı bu fiziksel aktiviteleri bir daha yapamayacaktır. (örneğin dengede durma, tek ayak üzerinde bir süre bekleme, düz bir çizgi üzerinde bir ayağını atarken diğer ayağının topuğunun yerdeki ayakucuna gelecek şekilde yürünmesi) Çocuklarımız sağlıklı istenilen davranışları gösteren yetişkinlikteki rol modellerini oluştururken kendilerine en yakın kişileri (ebeveynleri, büyük anne, büyük baba, kardeş ve sonrasında kurumlarındaki öğretmenleri) modellerler. Bu açıdan erken çocukluk eğitimi çocuğun ilerideki yaşamını etkileyecek önemli bir süreçtir.
Erken çocukluk eğitimi için her anne ve baba potansiyel bir eğitimcidir. Çocuğun hayatı boyunca karşılaşacağı her bir şey onun öğrenmesine imkânlar sunmaktadır. Evdeki her malzeme bir oyuncaktır. Çocuk kimi zaman babasının sırtına binerek onu at gibi yönlendirirken, kimi zaman annesi onun en sevdiği kedisi olabilmektedir. Koltuklar bir araya eklendiğinde bir otobüs, minderler yere konulup sıralandığında bir gemi olabilmekte. Çocuğun giysileri renkleri öğrenmesi için, en güzel materyaller, şekilleri öğrenmesi için kapı, pencere, çerçeveler, tencere ve kavanozlar ise eğlenceli bir öğrenme araçları olabilmektedir. Düğmeler, boncuklar iplerden geçirilerek yapılabilecek kolyeler, künyeler, ya da anahtarlıklar olabilmektedir. Çocuk erken çocukluk döneminde ne kadar çok uyaranla karşılaşırsa, ne kadar çok oyun oynarsa, ne kadar çok sokakta, parkta, bahçede arkadaşlarıyla iletişime geçip sosyal hayatı paylaşıyorsa o kadar çok mutlu olacaktır.
Öğrenmeye ilgi uyandırmak amacını güden erken çocukluk eğitim kurumlarının çocuklarımıza sağladığı yararlar.
Okul öncesi hizmetleri tıpkı bir orkestra şefi gibi çocuğun gelişim alanlarını takip ederek atıl bırakılan yönlerini geliştirmeyi amaç edinir. Gelişimi bir bütün olarak ele alır. Örneğin çocuğun fiziksel gelişimdeki bir geriliğin onun sosyal yaşamını olumsuz etkileyeceğini, ya da duygusal gelişimindeki herhangi bir problemin bütün hayatını olumsuz etkileyeceğinin farkında olarak tedbirler alınmasını sağlayarak veli ile işbirliğine girer. Yapılan araştırmalara göre 17 yaşına kadar olan zihinsel gelişmenin% 50’sinin 4 yaşına, % 30’unun ise 4 yaşından 8 yaşına kadar oluştuğu, 18 yaşına kadar gösterilen okul başarılarının % 33’ünün 0-6 yaşına kadar aldıkları eğitime bağlı olduğu görülmüştür (Tekiner, 1996, s.10). Bu sebeplerle erken çocukluk döneminde çocuğun iyi bir eğitim alması zorunludur. Ancak cevap verilmesi gereken konu bu eğitimin kim tarafından nerede hangi ortamlarda nasıl verileceğidir.
Son yıllarda okulöncesi eğitim alanında yapılan bilimsel çalışmalar neticesinde toplumumuzda çocuk gelişimi ve eğitimi üzerine bilgi birikimi artmış ve bu alana duyarlılık önemli bir değer haline gelmiştir. Her ne kadar toplumumuzda okulöncesi eğitim kurumları hala bir bakımevi gibi görülse de, aslında çocuklar bu kurumlarda çok önemli kazanımlar elde etmektedir. Çocukların psiko-motor, bilişsel, sosyal, duygusal, kültürel gibi çok yönlü gelişimlerini destekleyici nitelikli eğitim ortamları hazırlanır. Bu eğitim kurumları çocuğun gelişimini takip eder, olası sorunların fark edilmesini sağlayarak erken müdahalelerin yapılmasına imkân hazırlar. Anaokullarının çocukların gelişimleri üzerindeki etkilerini inceleyen bazı çalışmalar, anaokulu deneyimi olan çocukların, olmayanlara göre şu şekilde farklılıklar olduğu gözlemlenmiştir.
Ø Sosyal açıdan daha yeterli, kendine güveni olan, kendi kendine yeten, dışa dönük, yetişkinlerle olan ilişkilerinde daha olumlu, akranlarıyla daha ileri düzeyde oyunlar oynayabilen, sosyal ilişkileri daha iyi anlayabilen akranları arasında popülerliğinin arttığı,
Ø Çocukların beslenme, uyku, özbakım becerileri, doğru ve sağlıklı temel alışkanlıklar kazanmalarının yanında doğa sevgisiyle çevre duyarlılıkları da geliştirdiği,
Ø Çocuklarda öğrenmeye ilgi ve merakı arttırdığı. Oyun yoluyla zihni öğrenmeye hazırladığı, planlama, iç disiplin, sorumluluk duygularının gelişimine katkı sağladığı,
Ø Sorun çözebilen, başkalarının haklarına saygı göstermeyi öğrenebilen,
Ø Duygularını kontrol edebilen, çevresiyle olumlu iletişim becerileri kurabilen,
Ø Çocukların saldırganlık ve şiddet duyguların azaldığı,
Ø Bilgiye ulaşma yollarını deneyebilen, neden sonuç ilişkileri kurabilen iyi bir gözlemci çevresinde olup bitenleri fark eden,
Ø Dünyanın kendisi için yaratıldığını düşünmeyen diğer insanların da varlığından haberdar olmaya başlayan toplumsal yaşamın gereği gibi davranan sınırlara ve kurallara uyan,
Ø Hayal gücü gelişen farklı özgün fikirler geliştiren bir işe başladığında yarım bırakmayan onu sabırla devam ettirip bitirebilen,
Ø Dilini çok iyi kullanan, kitaplara ilgisi artan okunması için kitaplar alınmasını isteyen bireyler olarak yetişirler.
Son söz; erken çocukluk eğitim kurumları çocuğu bütünüyle alır ve geliştirir. Eğitimin devamı esastır görüşünden yola çıkarak Milli ve manevi değerlerimizi fark ettirip değerleri hayatlarının olmasa olmazları haline getirmekten bir üst öğrenime hazırlamaktan da sorumludur. Unutmayalım ki erken çocukluk eğitimdeki temel esas bütün becerilerin oyun yoluyla verilmesidir. Hiçbir şey için geç değildir. Önemli olan gecikmelerden dolayı oluşan eksiklikleri telafi etmektir.
Yararlanılan kaynaklar
www.rehberögretmenbiz.com Çocuk gelişim dönemleri
www.genbilim.com Çocuklarda güven duygusu
Yrd.Doç Kargı Eda ,Niçin okul öncesi eğitim .Eğitime bakış eğitim öğretim ve bilim araştırma dergisi